İnsanlar öyle bir zamana erecekler ki, en zor ve en az bulunan samîmî dost, helâl kazanç ve sünnete uygun amel olacak. Bişr-i Hâfî Hazretleri
Karınca bacağı kadar ekmek atmayın. Bu bizi helak eder. Mahmud Efendi Kuddîse Sirruhû
Üniversite Okursanız Cahil Kalırsınız! R. Şanal Günseli
Çalışmak bizi şu üç şeyden kurtarır: Can sıkıntısı, kötü alışkanlıklar, Yoksulluk. VOLTAIRE
Helal Kazanç için Bankacılığı Bırakan Aile! Tesbihçi Şükrü Gökmen
Ömer ibni Hattâb’ın Radıyallâhu Anh Rasûlüllâh Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem şöyle buyururken işittiği rivâyet olunmuştur: “Eğer siz (bir yandan çalışıp diğer yandan da Allâh-u Te‘âlâ’dan başka rızık veren olmadığını yakînen bilerek) Allâh’a hakkıyla tevekkül edebilseydiniz, elbette O, kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırırdı. Onlar sabaha karınları aç olarak çıkmaktadır, ama karınları doymuş vaziyette akşamlamaktadırlar.” Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, no:205, 1/332; Tirmizî, no:2344; Kurtubî, el-Câmi‘u li-ahkâmi’l-Kur’ân:10/158-159
Rızkının Seni Kovalaması için | Mehmet Zahid Kotku Radıyallahu Anh
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِذَا وَزَنْتُمْ فَأَرْجِحُوا. (هـ) Bir şey tarttığınız zaman, (müşteri lehine bir miktar) fazlasıyla tartın. Hadîs-i Şerîf, Sünen-i İbn-i Mâce
Her meslek sahibine, mesleğine hürmet etmek lazımdır. Mahmud Efendi Kuddise Sirruhu
Ekmek aslanın ağzında bu olsa gerek
Allahü teâlâ, istiğfara sıkı sarılana, her türlü keder ve sıkıntıda bir ferahlık ve rahatlık; darlık zamanında ise çıkış ihsan eder. Onu kendisine yetecek şekilde rızıklandırır. Abdullah bin Abbâs Rahmetullahi aleyh
İSRAF
19 yıl evvel Stockholm’ e gitmiştim. Gece bir otele indim.
Sabah tıraş olmak için lâvaboya gittiğimde, aynanın yanında ilginç bir yazı gördüm. “Lütfen tıraştan sonra jiletinizi çöpe atmayın”
Yanda bir kutu var, oraya bırakın. Bir tek jiletle dahi olsa, İsveç çelik sanayiine yardımcı olun.
Doğrusu hayretler içinde kaldım. Çocukluğumdan beri çelik eşya denince akla İsveç çeliği gelir. Birçok eşya üzerinde ” İsveç çeliğinden yapılmıştır“ yazardı. İşte o ülke, kullanılmış bir tek ufacık jiletin bile çöpe gitmesini istemiyor, ona sahip çıkıyor, gelen turistlere rica yollu uyarıda bulunuyordu.
İsviçre’ de zaman zaman, belli periyotlarda, radyolar, televizyonlar, basın bir haberi duyurur. Şu tarihte, şu saatte, adamlarımız gelecek.
Siz lütfen hazırlığınızı yapın. Okumadığınız, ilgilenmediğiniz, kullanmadığınız ne kadar kitap, dergi, gazete varsa, kâğıt, ambalâj, kutu varsa, velev ki, bir ilaç prospektüsü dahi olsa, kapının önüne koyun.
İsviçre’nin kalkınmasına yardımcı olun. Fazla ağaç ziyanına engel olun.
Beş yaşında idim. Babaannem rahmetli, pirinç ayıklıyordu. Bir tane yere düştü. Babaannem eğildi, aramaya başladı. Sağa bakıyor, sola bakıyor, bulmaya çalışıyor. Çocukluk işte, aman babaanne dedim. Bir pirinç tanesi için bu kadar çaba harcamaya, yorulmaya değer mi? Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı, öfkeyle doğruldu. Sen oturduğun yerden ahkâm kesiyorsun, dedi. Hiç pirinç üretilirken gördün mü? İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar. Bir pirinç tanesinde kaç insanın göz nuru, alın teri, emeği, çilesi var biliyor musun? Utancımdan kıpkırmızı olmuştum.
Aradan yıllar geçti. Hukuk Fakültesinde öğrenciyim. Alain’in proposlarını okuyorum. Birden irkildim. Babaannemi hatırladım. Alain, bir insan yerde bir iğne görüp de eğilip almazsa, bütün uygarlığa karşı ihanet etmiş olur diyordu. İlâve ediyordu. Bir iğnenin üretiminde binlerce insanın alın teri, göz nuru, el emeği vardır diyordu.
Japonlar son derece sade, basit, yalın mütevazi yaşayan insanlardır.
Evlerini mobilya ile eşya ile dolduranlar Japonlara göre ruhen tekâmül edememiş, hayatın mânâsını anlayamamış, zavallı kimselerdir. Böyleleriyle, zavallı, evini belediye mezat salonuna çevirmiş diye eğlenirler.
Bir insanın gösteriş için eşyanın esiri olması ne kadar acıdır.
Vaktiyle Japon ekonomisi bir darboğazdan geçiyor. İç borçlar, dış borçlar gırtlağı aşıyor. Zamanın başbakanı meclisi toplar. Kürsüye çıkar.
Durumu olanca açıklığı ve tehlikeleri ile anlatır ve şu andan itibaren der, Allah şahidim olsun ki, Japonların iç ve dış borçları son kuruşuna kadar ödenmeden, pirinçten başka bir şey yemeyeceğim. Şu üstümdeki elbiseden başka elbise giymeyeceğim. Dediklerini yapar, en üstten en alta bir israftan kaçınma kampanyası açılır. Japonya bütün borçlarını öder. Bu durumun toplumun bütün kesimlerini, tek istisna olmadan kapsadığını söylemeye gerek yok. Geçenlerde Japon imparatorunun sarayını gördüm.
Ya rabbim, ne kadar sade, ne kadar mütevazi, ne kadar gösterişten uzak…
Gerekmediği halde elektriği yakmakla, suyu kapamadan boş yere akıtmakta, gece çamurlu ayakkabılarımızı temizlemeden yatmakla, yemek yediğimiz kapları yıkamadan bırakmakla biz de zalimler sınıfına geçmiyor muyuz?
Hayat çok ince, akıl almaz incelikte ipliklerle örülmüştür. Her şey o kadar birbirine bağlıdır ki, ilkokul okuma kitabımızdaki bir sözü hiç unutmadım.
Bir mıh bir nal kaybettirir. Bir nal, bir atı, bir at bir orduya savaşı kaybettirir diyordu. Maddî durumumuz ne olursa olsun, ister zengin olalım, ister fakir, hepimiz çok dikkatli olmak zorundayız. Bunda parayı da, maddiyatı da aşan büyük bir edep ve incelik vardır.
Sabri Tandoğan
Doğru Tevekkül Her Rasülün Mesleği vardı – Cübbeli Ahmet Hocaefendi Lâlegül TV
İSRAF
Kanserden daha kötü hastalık nedir biliyor musunuz?
Almanya’dan Nijer’e Hasene görevlisi olarak giden İsmail Akkuş diyor ki:
Yarım litre su ile nasıl abdest alınırmış orada öğrendim.
Evlerinin içerisi kum, çatıları ottan yapılmış çadır…
Fakat sabah namazı camileri gençler ile dolu.
Onlara dedim ki;
Bize dua edin, biz sizden daha kötü durumdayız…
İsraf hastalığına tutulmuşuz…
Dostlar her Müslüman Allah kimleri sevmez? Diye internete yazsın…
Baksın ilk başta İsraf edenler çıkacak.
Lütfen Kur’an-ı elinize alın bir israf ayetine bakın birde çocuklarımızın oyuncaklarından başlayın evinizin ne hale geldiğini görün.
Dolaplar elbiseleri almaz oldu…
Çünkü AVM gezme çılgınlığı bir moda haline geldi.
Bu devir israf ile imtihan devri, kazananlara helal olsun.
Erken yatmayanlar gecesini gündüzünü israf ediyorlar…
Anne ve babalık nedir bilmeyenler çocuklarını israf ediyorlar…
Dinini bilmeyen Müslümanlar Kur’an-ı israf ediyorlar…
Gençlik israfı, sıhhat israfı, makam israfı, mal israfı, ilim israfı, konuşma israfı… Derken yazık oldu koca bir ömre vesselam…
İsrafı öğrenmeden İslamı anlamak mümkün mü?
Ümmet açlıktan ölürken namazdan, ibadetten zevk almak mümkün mü?
Allah’ın sevmediği işleri yaparak huzuru yakalamak mümkün mü?
Vah bize, yazık bize…
Varlık içinde huzursuz bir toplum olduk.
Çünkü hastalığını bilmeyen zavallılara döndük.
İçimizi unuttuk, dışımızı süslemekle meşgul olduk.
“Ey Ademoğulları. Her mescide güzel elbiselerinizi giyinerek gidin. Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah müsrifleri sevmez” A’raf Süresi 31
Tüm hastalıklara, dertlere devâ reçete / Cafer Bayazıt Yıldırım 71Nuh: 10- “Gelin, dedim, Rabbinizin sizi bağışlamasını isteyin. Çünkü o çok bağışlayıcıdır.” 11- “Üzerinize gökten bol yağmur yağdırsın.” 12- “Mallar ve oğullar vererek sizin imdadınıza koşsun. Sizin için bahçeler yapsın, ırmaklar yapsın. 13- “Niçin siz Allah’a bir vakar yakıştıramıyorsunuz?
İnsana az bir mal yetişir, çok mal ise kâfi gelmez. Ahmed bin Hanbel Rahmetullahi aleyh
3 / ÂLİ İMRÂN – 37 …Şüphe yok ki, Allah dilediğine sayısız rızk verir.
İmâm-ı Gazâlî hazretleri buyurdu ki:
“Kendini ve âilesini ve çocuklarını kimseye muhtaç ettirmeyecek kadar çalışıp helâlden kazananlara cihâd sevâbı verilir.”
Peygamberimiz bir sabah oturmuştu. Sahâbeden kuvvetli bir genç, erkenden dükkânına doğru geçti. Birisi, “Yazıklar olsun buna ki, Allah için biraz burada sizi dinlemeyip geçti.” dedi. Bunun üzerine Peygamber efendimiz buyurdu ki:
“Böyle söyleme! Eğer kendini, anasını, babasını, ehli ve evlâdını muhtaç etmemek için gitti ise, Allah yolundadır. Eğer zînet için, zengin olup Müslümanlara gösteriş niyetinde ise, Cehennem yolundadır.”
Yine hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Doğru olan tüccâr, kıyâmette sıddîklarla ve şehitlerle berâberdir.”
“Allahü teâlâ, sanat sâhibi olan mü’mini sever.
Allahû Teâla pâktır. Pâk olandan başkasını kabûl etmez. Allahu Teâla mürsel olan Peygamberlerine neyi emrettiyse mü’minlere de onu emretmiştir.
Peygamberlere: “Ey peygamberler, pâk ve helâl taâmlardan yiyiniz ve sâlih amel işleyiniz”
Mü’minlere: “Ey iman edenler, rızk olarak size verdiğimiz pâk ve helâl şeylerden yiyiniz” buyurdu.
Ondan sonra Resûl-i Ekrem (sav) Hazretleri buyurdu ki;
İnsan (Allah yolunda uzun seferlere katlanır, saçları birbirine karışmış, yüzü gözü toza bulanmış, “Yâ Râb! Yâ Rab!” diyerek ellerini gök yüzüne açar. Halbuki, yediği haram, içtiği haram, giydiği haram. Haram ile beslenmiş. Böylesinin duâsı nereden müstecâb olacak?
Kredi KARTI Finans Kurumları – Cübbeli Ahmet Mahmut Ünlü
Konuyla ilgili: mp3 sayfamızda Imam-i_Gazali-Helal_Haram ve Sevgili Peygamberim kitabının mp3 bölümümüzdeki yedincisinin kırkbeşinci dakikasında anlatılan “Salebe” isimli sahabenin ibretli hikayesinin mutlaka dinleyiniz.