Filmler hayatımızı son derece etkiliyor / Abdulhalik Ustaosmanoğlu
Kalbimde bir yara olarak kaldı bu olay. Yıllar geçti ve ben baba oldum. Oğlum ve kızım komşulardan görünce benden de çizgi film kanalına abone olmamızı istediler. Gözyaşlarımı hatırladım ve isteklerini ikiletmeden kablo tv’ye ve özellikle o çizgi film kanalı, jetix miydi o zaman, emin değilim, ona abone olduk.
Aradan birkaç ay geçti. O beni kapıya heyecanla koşup sevinçle karşılayan çocuklarımı arıyorum. Koridorda omuzlarıma alırdım, güreşirdik, konuşurduk, beraber işler yapardık. İlgileri, zekaları gelişsin diye tamir, düzenleme vb. işlerimde işin bir ucundan onlara tuttururdum. Fakat kayboldular. Neler oluyor? İzliyorum. Tuhaf davranışlar gelişmeye başladı. Öf püf ediyorlar. Bizden büyüklermiş gibi hükmedici konuşuyorlar. Eleştirebiliyorlar. Bir tuhaf bencilleşme, bir acayip kibirlenme… Bir pis maddeleşme, tatminsizlik… Yemeği beğenmeme, istekleri olmayınca seslerini yükseltme, debelenme… Birbirlerini öldürmece, satırla doğrayıp kazana koyup pişirip yemece oynuyorlar. Bunları çektikleri videodan öğreniyorum. Bunlar daha 6-10 yaşlarında…
Dehşete kapıldım. Bunlar çocuk. Bunlar benim sevgili evlatlarım. Ben terörist mi, cehennem odunu mu yetiştiriyorum. Ben hain yetiştireceksem keşke doğmasalardı. Aman Allah’ım. Korkunç bir şeyler oluyor. Adeta elim ayağım titremeye başladı. Ne yapacağımı şaşırdım. Laf söylüyorum anlamıyorlar.
Çocukları izlemeye karar verdim. Bir hayalet gibi takip ettim. Ne gördüm… Günlerinin çoğu televizyon karşısında o kanalı izlemekle geçiyor. Bir biri ardına çizgi diziler… Büyücüler, tanrısal gücü olan, evreni yaratıp yok eden, avuçlarından ışıklı bombalar fırlatan yaratık suretinde tanrılar. Gezegenleri yok eden şeytanlar… Birbirlerinin eteğini kaldırıp bakan çocuklar… Popo üzerine konuşmalar… Aslında kendilerini ördeklerin getirmediğini konuşup nasıl olduğunu utanılacak şekilde ifşa eden sahneler… Sadece çizgi diziler mi? Çocuk animasyonları, oyuncaklar, neredeyse hepsi felaket. Aman ya Rabbim. Ben çocuklarımın beynini tamamen şeytanın eline teslim etmişim. Şirk, küfür, dinsizlik, ahlaksızlık, fuhuş, kibir, bencillik, maddecilik, akla hayale gelebilecek ne kadar pislik varsa hepsi bu çizgi filmlerin içerisinde… Sürekli her gün, sabahtan akşama kadar… Ben güya ailemizin rızkı için işe gidiyorum ve çocuklarımı evde şeytan eğitiyor.
Nasıl bir dehşet yaşadım. Derhal kabloları kestim. Aboneliği iptal ettim. Bir süre televizyonu yasakladım. Kızdılar, karşı koydular. Beton bir suratla dikildim karşılarına. Dünyada yaşayacakları en büyük acı cehennem odunu olmalarından ağır olamazdı. Çok şükür birkaç hafta içerisinde düzelip eskiye döndüler.
Büyüdüklerinde televizyon aldıksa da, çizgi film izlenmesine izin vermedim. Sonradan muhafazakar süsü verilen bir çizgi filmi izlemelerine izin verdiysem de bunun da yanlışlığını anladım. Radar gibi takip ettim. Çünkü fırsat bulunca başka çizgi film kanallarına kayıyorlardı.
Enerjilerini boşaltacak zararsız yollar aradık. Bir süre karete kursuna takıldılar…
“Zaman öğüten Makine” durumundaki TV, başta âile olmak üzere, bütün millî-mânevî değerleri öğütmekte, bilhassa gençlerimizi ve çocuklarımızı “Hareket eden ölü” hâline getirmektedir.
TV için yapılan istatistikler ortadadır. “Ailenizi mi çok seviyorsunuz, TV’yi mi?” sorusuna, çocuklardan %44’ü, “TV’yi” diye cevap vermiştir. Avrupalı ilim adamları TV’ye, “Aptal kutusu”, “Suç okulu” gibi isimler vermiştir. Bizde normal TV seyretme oranı Batının çok üstündedir. Fransız Çocuk Psikiyatri Prof. Marcel Rufo diyor ki, “Televizyon, elektronik bir sakinleştirici olması sebebiyle, sürekli televizyon seyreden çocuklarda, uyuşturucu ve sakinleştirici bağımlılığının kolaylaştığı ortaya konuldu. Günde 2-3 saat TV seyreden çocukların, okulda başarı gösteremedikleri anlaşıldı. Yemeden, içmeden kesilme, uyuma güçlüğü, kötü rüyalar görme, ders çalışmaya karşı ilgisizlik, hayal dünyasında yaşama, TV’deki tiplemeleri ve kahramanları taklit etme, içine kapanma, sosyal ilişkiler kurmada başarısızlık gibi problemlerle karşılaştıkları görülmüştür…”
Doktorlar, TV sebebiyle, âile fertlerinin konuşup dertleşmediğini, bu sebeple ailede bulunması gereken sıcak münasebetlerin doğmadığını, bununda âile fertlerinde depresyonlara sebep olduğunu ifâde etmektedirler.
Faydalı kitap, dergi ve yayınları okumak suretiyle, insanın bilmedikleri lüzumlu bilgileri öğrenmesi ve insanlık için yeni gelişmeleri takip ederek kendini yenilemesi ne kadar faydalı ise, buna mâni olan şeyler de o kadar zararlı dır. Dînimiz, insanın, zararına olan şeylerden uzak kalmasını emretmektedir.
İran’da boşanmaların suçlusu: Türk dizileri
İran dünyada en yüksek boşanma oranın görüldüğü dördüncü ülke olurken yalnız Tahran’da bu yıl ayrılan çiftlerin sayısında yüzde 6 yükseliş yaşandı.
İşsizlik, yüksek enflasyon ve para biriminin değer kaybetmesi boşanmalarda etkin olan ekonomik sebepler iken İran hükümeti boşanmaların bir diğer suçlusunun Türkiye dizileri olduğunu söylüyor.
İran hükümetine göre bu diziler boşanma hakkındaki geleneksel tabuları yıkarak “aile kurumunu istikrarsızlığa” sürüklüyor.
Ahmet Mahmud adlı İranlı bir yetkili “İstatistiklere göre insanlar günde dört saat dizi izlerken çiftler arasındaki sözlü iletişim süresi 14 dakika” diyerek durumu özetliyor. Gündüz saatlerinde Batı kültürünün etkilerine karşı savaşmak amacıyla yayınlanan bir programda erkekler, eşlerini öldürmek ya da boşanmalarına sebep olarak uydu televizyonunu gösteriyor.
Eğitim ve kültür seviyesi ülkemize göre çok yüksek olan İran’ın aile yapısının bile, TV yayınlarından olumsuz etkilenmesi, ülkemiz gibi okuma ve kültür seviyesi düşük ülkelerde çok daha fazla bozulmaya sebep olacaktır.
Sinemanın İslam düşmanlığı: Filmlerin çocuklarımıza ne aşıladığını biliyor musunuz? Bu Filmler insanları dinden Soğutmak için Hazırlanmış, hocalara Güven Olmayacağa teklin eden propaganlardır. Müslümanları alçaltmak için yada İslam itikadını diğer tahrif edilmiş dinler gibi bozmak için sadece ülkemizde değil, batıda da hem filmler hemde yazılı bir çok yayın yapılmaktadır.
Kalemleriyse kan döken, fuhş telkin eden, din düşmanı bu medyayı okuyan+izleyen, destek olduğunun farkında mısın?
49-HUCURAT 6- Ey iman edenler! Eğer fasığın biri size bir haber getirirsen onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da sonra yaptığınızdan pişman olursunuz.
ÜLKEMİZ DAHİL, DÜNYANIN HERYERİNDE SİSTEMLİ OLARAK İSLAM VE MÜSLÜMANLARI KARALAMA PROPAGA/YALANLARINA KARŞI İLK CİDDİ GİRİŞİM İNGİLTERE MÜSLÜMAN KONSEYİNDEN
İngiltere Müslüman Konseyi Genel Sekreter Yardımcısı Mikdad Versi, İngiliz basınında yer alan İslam dini ve Müslümanlarla ilgili yanlış ve hatalı haberleri düzeltmek amaçlı proje başlattı.
İngiliz basınına yaptığı açıklamada, projeyi kişisel bir görev olarak benimsediğini söyleyen Versi, bu tarz yanlış haberlerin aşırı sağ görüşlü kişiler tarafından hemen benimsendiğini ve bunun Müslüman karşıtı tepkilerin artmasına neden olduğunu kaydetti.
ÜLKEMİZ DAHİL, DÜNYANIN HERYERİNDE SİSTEMLİ OLARAK İSLAM VE MÜSLÜMANLARI KARALAMA PROPAGA/YALANLARINA KARŞI İLK CİDDİ GİRİŞİM İNGİLTERE MÜSLÜMAN KONSEYİNDEN
İngiltere Müslüman Konseyi Genel Sekreter Yardımcısı Mikdad Versi, İngiliz basınında yer alan İslam dini ve Müslümanlarla ilgili yanlış ve hatalı haberleri düzeltmek amaçlı proje başlattı.
İngiliz basınına yaptığı açıklamada, projeyi kişisel bir görev olarak benimsediğini söyleyen Versi, bu tarz yanlış haberlerin aşırı sağ görüşlü kişiler tarafından hemen benimsendiğini ve bunun Müslüman karşıtı tepkilerin artmasına neden olduğunu kaydetti.
Versi, proje kapsamında bugüne kadar İngiliz basınında yer alan yaklaşık 20 haberi düzelttirdi. Bir o kadar daha yanlış haberi ülkedeki basın ombudsmanı Bağımsız Basın Standartları Örgütüne (Ipso) şikayet eden Versi, yanlış haber yapan bazı kurumların mağdurlara tazminat ödemesini de sağladı.
Sorumlu gazeteciliğin önemine vurgu yapan Versi, “Gazetecilik demokrasimizde önemli bir role sahip. Ancak bu parlak meslek Müslümanlarla ilgili yanlış ve olumsuz haberlerle karalanıyor. Editörler, bunca hatalı haberin bağlı oldukları gazetecilik standartları ile paralel olup olmadığını göz önünde bulundurmak zorunda.” dedi.
Versi’nin düzelttiği haberler arasında İngiltere’nin en çok satan tabloid gazetesi Sun’ın “Süpermarket terörü: Silahlı adam Allahu Ekber diye bağırarak İspanyol süpermarketine ateş açtı” başlıklı haberi yer alıyor. Versi’nin bu haberi şikayet etmesinden sonra haber başlığı “Süpermarket Dehşeti: Silahlı adam İspanyol süpermarketinde ateş açtı” olarak değiştirildi. Sun’ın özür dileyerek yayımladığı tekzipte ayrıca, yerel bir polis memurunun saldırganın “Allahu Ekber” diyerek bağırmadığı beyanı da yer alıyor.
Daily Mail’in internet sitesinde yer alan ‘Müslüman bir annenin dini motivasyonlarla öldürüldüğü’ haberi de Versi’nin şikayetleri arasında bulunuyor. “Dört çocuk annesi bıçaklanarak öldürüldü: İslami bir namus cinayeti olabilir” orijinal başlıklı haberdeki “İslami” kelimesinin kaldırılmasını sağlayan Versi, “Namus cinayetleri dinsel değil daha çok kültürel bir mevzu. İslam dini bu tarz sözde namus cinayetlerini desteklemiyor.” diye konuştu.
Mikdad Versi, bu tarz yanlış haberlerin tespiti halinde Bağımsız Basın Standartları Örgütü Ipso’nun bu kurumlara ağır cezai yaptırımlar uygulaması önerisinde de bulundu.
Versi, proje kapsamında bugüne kadar İngiliz basınında yer alan yaklaşık 20 haberi düzelttirdi. Bir o kadar daha yanlış haberi ülkedeki basın ombudsmanı Bağımsız Basın Standartları Örgütüne (Ipso) şikayet eden Versi, yanlış haber yapan bazı kurumların mağdurlara tazminat ödemesini de sağladı.
Sorumlu gazeteciliğin önemine vurgu yapan Versi, “Gazetecilik demokrasimizde önemli bir role sahip. Ancak bu parlak meslek Müslümanlarla ilgili yanlış ve olumsuz haberlerle karalanıyor. Editörler, bunca hatalı haberin bağlı oldukları gazetecilik standartları ile paralel olup olmadığını göz önünde bulundurmak zorunda.” dedi.
Versi’nin düzelttiği haberler arasında İngiltere’nin en çok satan tabloid gazetesi Sun’ın “Süpermarket terörü: Silahlı adam Allahu Ekber diye bağırarak İspanyol süpermarketine ateş açtı” başlıklı haberi yer alıyor. Versi’nin bu haberi şikayet etmesinden sonra haber başlığı “Süpermarket Dehşeti: Silahlı adam İspanyol süpermarketinde ateş açtı” olarak değiştirildi. Sun’ın özür dileyerek yayımladığı tekzipte ayrıca, yerel bir polis memurunun saldırganın “Allahu Ekber” diyerek bağırmadığı beyanı da yer alıyor.
Daily Mail’in internet sitesinde yer alan ‘Müslüman bir annenin dini motivasyonlarla öldürüldüğü’ haberi de Versi’nin şikayetleri arasında bulunuyor. “Dört çocuk annesi bıçaklanarak öldürüldü: İslami bir namus cinayeti olabilir” orijinal başlıklı haberdeki “İslami” kelimesinin kaldırılmasını sağlayan Versi, “Namus cinayetleri dinsel değil daha çok kültürel bir mevzu. İslam dini bu tarz sözde namus cinayetlerini desteklemiyor.” diye konuştu.
Mikdad Versi, bu tarz yanlış haberlerin tespiti halinde Bağımsız Basın Standartları Örgütü Ipso’nun bu kurumlara ağır cezai yaptırımlar uygulaması önerisinde de bulundu.
haberler.com/ingiltere-de-muslumanlarla-ilgili-yanlis-haberlere-9182372-haberi/