Cihad DEAŞ elKaide, Terör ve Şeriat hakkında gerçekler

”CİHADİN EN FAZİLETLİSİ EMRİ BİL MARUF, NEHYİ ANİL MÜNKERDİR”  Mahmud Efendi Hazretlerinin Veciz Sözleri

Asıl Zalim Humanist! Hırsızın kolu kesilecek – Cübbeli Ahmet Hocaefendi Lâlegül TV

Cihad DEAŞ elKaide ve Şeriat hakkında gerçekler Nureddin Yıldız Nureddin Yıldız Hoca’nın 12 Mayıs 2014 Pazartesi Günü Akşamı Erzurum da Şehit Bahattin Yıldız Yüksek Öğrenim Erkek Öğrenci Yurdunda Yapmış Olduğu Sohbet Sonrası Soru-Cevap Faslında Kendisine “Dr. Eymen ez-Zevâhirî’nin Mısır daki Cihad Çağrısı” İle İlgili Soru Sorulması Üzerine Vermiş Olduğu Cevap.

Rasulullah sallallahu ve sellem ameller niyetlere göredir buyuruyor. Bir Müslüman mazlumlara yardım etmek için şeriat içerisinde savaşabilir, fakat mazlumlara yardım edeyim derken kafirlere alet olabilirsiniz, günümüzde bunu ayırmak çok yüksek feraset gerektirmekle beraber, cihad yaptığını söyleyenlerin kuran ve sünnette ne kadar riayet ettiklerine bakılarak, nereye hizmet ettikleri anlaşılabilir.

Şeriat ve Kominizm ile 90 yaşındaki Bosna’lı Nimet Yahic’in Cennet Hayatı

İslam alimlerinden IŞİD’e mesaj

AMMAN – Farklı ülkelerden 126 İslam alimi, İslam ümmetinin icması (ittifakı) olmadan hilafet ilan etmenin caiz olmadığını duyurdu.

İslam alimlerinin, terör örgütü IŞİD’in lideri Ebu Bekir el-Bağdadi’ye hitaben yayınladıkları bildiride, “İslam ümmetinin ittifakı olmadan hilafet ilan etmek caiz değildir” ifadesi kullanıldı.

Bildiriye imza atanlardan Ürdünlü vaiz Ali el-Halebi, bildirinin, Müslümanlar arasında olması gereken en temel hakları kapsadığını, öğüt amacıyla ve Allah’ın IŞİD militanlarını veya onlardan birini hidayete erdirmesi umuduyla yazıldığını belirtti.

Suudi Arabistan, Ürdün, Filistin, Mısır, Tunus, Irak, Sudan, Yemen, Türkiye, İngiltere, Fransa, ABD, İsveç, Bosna Hersek, İtalya, Belçika, Bulgaristan, Arjantin, Kanada, Hindistan, Çin, Malezya, Endonezya ve Nijerya’dan 126 İslam aliminin imzasını taşıyan bildiride, şunlar kaydedildi:

“İslam’da suçsuz insanı öldürmek, elçileri ve dolayısıyla gazetecileri öldürmek, küfrünü açıkça ortaya koymayanları kafir saymak, Hristiyanlara veya Ehl-i Kitaba kötü davranmak ve ittifakla kaldırılan köleliği uygulamak, insanları Müslüman olmaya zorlamak, kadınların ve çocukların haklarını ellerinden almak, İslam’da ölülerin cesetlerine zarar vermek (herhangi bir uzvunu kesmek vesaire), işkence yapmak, kötü işleri Allah’a isnat etmek, peygamberlerin ve sahabelerin mezarlarını yıkmak, caiz olmadığı gibi İslam ümmetinin ittifakı olmadan hilafet ilan etmek de caiz değildir.”
ntvmsnbc.com/id/25540455/

Terör

Herşeyden önce şunu belirtelim ki, İslâm; barış dinidir. Terörizmi benimsemez. Suçsuz, günahsız insanların öldürülmesini meşrû görmez. Dinimiz birliği, dirliği, sevgiyi, kardeşliği emrederken; zulmü, azgınlık ve fenalığı yasaklamış, zulmün en dehşet verici şekillerinden biri olan terör ve tedhişi ise şiddetle menetmiştir. Masum insan kanını dökmeyi en büyük günahlardan biri sayan İslâm dininin, terör hareketlerini, türü ve gayesi ne olursa olsun hoş görmesi asla mümkün değildir. İsmi ne olursa olsun terör, şiddet ve anarşinin İslâm dini ile uzaktan yakından ilişkisi yoktur. Bilakis, dinimiz her türlü anarşi, fesat, bozgunculuk, eziyet, işkence, kısacası terör ve şiddeti kesinlikle yasaklamıştır. Dinimizin bu emir ve yasakları karşısında bize düşen birbirimizi sevmek, birlik ve beraberlik içinde kardeşçe yaşamaktır.
“İslâmi terör” ifadesi çok yanlıştır, bunlar maksatlı telaffuzlardır. İslâm inancı üzerinde çok tehlikeli oyunlar oynanmaktadır. Terör olaylarını meydana getirenler arasında her dinden ve ırktan insanlar olabilir. Fakat bu, o dine veya ırka maledilemez. Müslüman olup da, aynen terör gibi dinen haram olan: Adam öldürmek, namus ve ırza tecavüz etmek, hırsızlık yapmak, uyuşturucu kullanmak vb. haramları işleyenler yok mu? Şimdi bunları yapanlar hakkında: “İslâmî adam öldürmek”, “İslâmî uyuşturucu kullanmak” ifadesi kullanılabilir mi? Böyle saçma şey olamaz. İstanbul’da meydana gelen olayların arkasında güçlü batılı istihbaratlar var. Bu olaylar dış mihrakların planlarıyla Türkiye’yi huzursuz kılmak için yapılmaktadır. Bir insanın fevkalade şuursuz olması lazım ki; İslâm’ı terörle birlikte telaffuz etsin. İsmini bile “barış” diye almış bir dini, bir insan nasıl terörle anabilir. Hem terörü yapacaksınız, hem de İslâmî terör diye propaganda yapacaksınız! Bunların hepsi aynı yerden çıkıyor.
Birtakım Müslümanlar terör yaptıkları için dinsizler, İslâm karşıtları “İslâmî terörden” bahsediyorlar. Bir Müslüman veya birkaç Müslüman hırsızlık yaparlarsa “İslâmî hırsızlıktan” bahsedilebilir mi?
Irak, yabancı düşman devletler tarafından işgal edilmiştir. Bir kısım Iraklı vatanseverler ve aktivistler düşman kuvvetlerine karşı gerilla savaşı veriyorlar. Buna terör denilmez. Birkaç on bin Iraklı baskınlar tertipliyor, vur-kaç tekniğiyle işgalcileri cezalandırıyor. İnsafı ve vicdanı olanlar bu savaşa bir isim arayıp bulabilirler, lakin buna asla terör, terörizm diyemezler.
Bizim büyük medyamız son patlamalar dolayısıyla Şeriat hükümlerine riayet eden birtakım dindar Müslümanlar aleyhinde akla, sağduyuya, insafa, vicdana, temel insan haklarına ters düşen yayınlar ve kışkırtmalar yapmaktadır.

Mehmet Talu

Bütün dinleri iyi incelemiş olan, İngiliz ilim adamlarından Lord Davenport, yirminci asır başlarında Londra’da bastırdığı, Hazret-i Muhammed ve Kur’ân-ı kerîm adındaki İngilizce kitâbında diyor ki:

“Ahlâk üzerinde son derece titizliğidir ki, Müslümanlığın az zamanda süratle yayılmasına sebep olmuştur. Müslümanlar, muhârebede kılınca boyun eğmiş olan başka din adamlarını, dâima af ile karşılamışlardır. Müslümanların Hıristiyanlara karşı davranışı ile, papalığın ve kralların mü’minlere revâ gördüğü muâmele, aslâ kıyas edilemez. Meselâ, 1572 yılı Ağustos’un 24. günü, yâni Saint Bartelemi yortu günü, 9. Şarl ve kraliçe Katerina’nın emri ile Paris ve civârında 60 000 protestan öldürüldü. Papalığın vahşet ve yamyamlık derecesine varan işkenceleri yanında, Müslümanların, gayrimüslimlere karşı davranışları, ağzı süt kokan bir sübyanınki kadar yumuşak olmuştur. İslâmiyet, başka dinlerin hurâfeler ve şüpheler bataklığı ortasında, çiçek temizliği ile yükselmiş bir aklî ve fikrî asâletin sembolü olmuştur.
İslâmiyet, kan dökme yerine, ibâdeti ve sadakayı getirmekle, insanlara iyilik aşıladı. Sosyal adâletin temelini kurdu. Böylece, kanlı silâhlara hâcet bırakmadan, dünyaya kolayca yayıldı. İlim dâvâsına Müslümanlar kadar bağlı ve saygılı hiçbir millet gelmemiştir denilebilir. Hazret-i Peygamberin pek çok hadîsleri, samîmî bir ilim teşvikçisidir ve ilme saygı ile doludur. İslâmiyet, ilme maldan daha çok kıymet vermiştir…”

Seâdet-i Ebediyye: 522

ÖZGÜR SURİYE ORDUSUNDA 70’LİK DEDE

Cübbeli Ahmet Mahmut Ünlü Hoca Efendi TEKE TEK Parça 28 07 2015 daeş (ışid), terör ve seyirci sorularına cevaplar.

Paylaş