Batı Batıyor!

Batı batıyor – Abdurrahman Dilipak

Yamyamlık moda oldu!

Medeni, çağdaş ve hümanist denilen Batı’da, “yamyamlık” geri dönüyor!.. Almanya’da işsiz bir ressamın sevgilisini yemek üzere parçalamasının ardından, İspanya’da tutuklu bulunan bir İngiliz de, kız arkadaşını etini yemek üzere öldürdüğünü itiraf etti.

İspanya’nın Alicente kentinde tutuklu bulunan Paul Durant, İngiliz bulvar gazetesi Daily Mirror’a hücresinden gönderdiği mektupta, sevgilisi Karen Durrell’ı öldürerek, etini yediğini bildirdi. Durrell’i öldürmek suçlamasıyla Costa Blanca’da cezasını çekmekte olan 44 yaşındaki Durant, gazeteye gönderdiği mektupta, ‘’sevgilisinin vücudunu küçük parçalara ayırdığını ve yenebilecek her şeyi yediğini’’ belirtti. Durant, mektubunda, ‘’Mesajı televizyondan aldım. Öleceğini bildiğine inanıyorum. Yardıma ihtiyacım olduğunu da biliyorum’’ dedi. Durrell, İspanya’ya taşındıktan sonra Ocak ayında ortadan kaybolmuş ve cesedi hiçbir zaman bulunamamıştı.

Almanya’da da müzisyen sevgilisi Joe R’yi (33) yemek üzere öldürdükten sonra parçalayan Ralf M. (41) tutuklanmıştı. İşsiz bir ressam olan Ralf M, Joe R. ile üçüncü buluşmasında cinsel ilişki sırasında kendinden geçerek bir tornavidayla bu kişiyi öldürdükten sonra, testereyle parçalara ayırdığını ve organlarını çıkartarak buzdolabına koyduğunu itiraf etmişti. Ralf M’nin, cinayetten iki gün sonra yaptıklarından pişmanlık duyarak polise teslim olduğu ve hakkında tutuklama kararı çıkartıldığı, ancak kurbanın etinden yiyip yemediğinin henüz kesinlik kazanmadığı belirtilmişti.

AB ülkelerinde yapılan istatistikler, son 5 yılda evlilik oranının % 20 azaldığını, boşanmaların % 30 arttığını gösteriyor. AB’de evliliklerin 1960’lı yıllarda % 14’ü boşanmayla sonuçlanırken, 1990’lı yıllarda bu oran % 35’i buldu. En fazla boşanma görülen ülkeler; Belçika’da % 50’den fazla, İsveç’te % 50, Finlandiya’da % 49, İngiltere’de % 45 ve Danimarka’da % 41’dir.

Köpek ve kediye duyulan sevgi, Batı’da bazı ailelerde cinnet noktasına varmış durumdadır. Avrupalılar yatağını dahi hayvanlarla paylaşıyor. Avrupa’nın medenî insanı, aileyi reddediyor, mutluluğu haplarda, teselliyi alkol ve uyuşturucuda, sevgiyi hayvanlarda arıyor. Aradığı mutluluğu uyuşturucuda da bulamayan Avrupalı, şeker gibi depresyon hapı tüketiyor.

En iyimser hesaplar Türkiye’nin 10 yıl sonra Avrupa Birliği’ne gireceği yönünde… Bu süre içinde ne Avrupa bildiğimiz Avrupa olacak, ne de Türkiye yerinde sayacak. Genç, dinamik, birçok meselelerini aşmış bir Türkiye, karşısında yaşlı ve sapıtmış bir AB bulacak.

Avrupa hastaneleri alkol bağımlısı hastalarla dolu. Mahkemeler de en yoğun mesâisini, alkol sebebiyle işlenen suçlara ayırıyor. Fransa adliyesinin giderlerinin % 60’ı alkoldür. İngiltere’deki 18-24 yaş arasındaki kızların ortalama yıllık içki tüketimi 203 litre, Alman kızları 189 litre, Hollandalı kızlar ise 107 litredir. İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, akıl hastalarının % 95’i de alkol bağımlısı.

AB ülkelerinde 1970’te çocukların % 6’sı evlilik dışı iken, hızlı ahlâki çöküş sebebiyle bu oran 2002’de % 30’a çıktı. Kuzey Avrupa’da evlenmeden (nikâhsız) birlikte yaşayan çiftlerin oranı % 53 ile % 70 arasındadır. İsveç’te çocukların % 56’sı, Danimarka, Fransa, Finlandiya ve İngiltere’de % 40’ı ve Belçika’da % 20’si evlilik dışı dünyaya geliyor…

The Sunday Time gazetesi ki uzun yıllar Hıristiyan batı aleminin fikir hocalığını yapmaktadır- tutarlı tespitleri ile batıda ün yapmıştır. Aynı gazete Körfez savaşının çıkacağını bir yıl önceden bildirmiştir. İşte bu gazete geçenlerde bir yazı yayınladı. Yazının mahiyeti şöyleydi. “Batının 400 senelik altın çağı bitmiştir. Batı bütün müessese ve kurumlarıyla hızla bir çöküşe başlamıştır bunu görüyoruz. Bundan böyle halkı Müslüman olan ülkeler hızla kalkınacaklardır her tarafta İslam devletleri yükselecektir. Bu kaçınılmazdır. Bu oluşum her halükarda batının son derece aleyhinedir. Ne var ki batı bu oluşumu çok yakından takip etmek mecburiyetindedir.”

Batı İslam’ın alemşümul bir bahar uyanışına girdiğini, batınınsa kış sükûtunun başladığının farkındadır. Yahudi kışkırtmalı batı bu durumdan büyük bir endişe duymaktadır. Bu nedenle süratli bir şekilde her yerde Müslüman katletmeye başlamıştır. Onun için bir Müslüman fazla katletmek en büyük kârdır. Bu nedenle Bosna’da İhtiyar öldüren Sırp askerine 500 DM genç öldüren askereyse 1000 DM vermektedir. Müslüman nüfus ne kadar azalırsa yarın İslam’ın hakimiyetinde batı o kadar daha az zarar göreceğine inanmaktadır. Bu durum Azerbaycan, Filistin, Somali, Irak, Cezayir, Mısır, Hindistan ve sair her yerde böyledir. Tüm gaye bir Müslüman daha fazla öldürmektir. Batı için en iyi Müslüman ölü olan Müslüman’dır. Batının bu Yahudi kışkırtmalı tutumu inşallah dünya Müslümanlarının uyanmasına, budanan İslam ağacının daha gür fışkırmasına neden olacaktır.

AB’nin ortasında açlık endişesi

Son yıllarda “sefilleri” andıran sahneler AB’nin başkenti Brüksel’de normal bir hale dönüştü. Yapılan araştırmalara göre, Brüksel’de küçümsenmeyecek kadar “evsiz-barksız” insanların gün geçtikçe arttığı görüldü. Anvers Üniversitesi hocalarından Prof. Jan Franken, toplumun yüzde 25’inin fakirlik sınırında olduğunu söyledi. Prof. Franken’e göre, fakirlik tabanına düşen insanlar kısır bir döngü içerisine de girmiş oluyor ve bu, nesilden nesle devam ediyor. Belirli maddi imkanlara sahip insanların çocukları doğal olarak eğitim, öğretim ve kendini yetiştirme ve geliştirme açısından daha iyi imkânlara sahip olduklarından, bilgi çağını yakalayabiliyor. Ama fakirlik, babayı etkiliyor ve doğal olarak çoğunlukla çocuklara da geçiyor.

Franken, bu durumlara 3. dünya ülkelerinde daha çok görüldüğünü ancak 1. dünya ülkesi Belçika için yeni ve çok garip bir durum olduğunu belirtiyor.

Dünyanın en büyük metropollerinden New York metrosunda görülmeye alışılmış görüntülerin Brüksel’de de gün geçtikçe artıyor olması, Brüksel Belediyesi’ni endişelendiriyor. Çünkü Belçika’nın, en iyi sosyal güvenceye sahip ülkelerden biri olduğuna dikkat çekiliyor.

Evsiz barksız, hiçbir geliri olmayan bu insanlar tamamen metrolarda veya sokaklarda kalıyorlar ve aralarında ne yazık ki çocuklar da var. Bu insanlar, Brüksel Büyükşehir Belediyesi’nin her gün verdiği bir öğün yemekle hayatlarını sürdürmeye çalışıyor.

ALLAH’IN CC. EMRİ İLE AMEL EDİLMEYEN YER NERESİ OLURSA OLSUN ADALETSİZLİK VARDIR: Halife hz. Ömer ra. babasız bir aileye sırtında Un taşımıştı. Peygamberimiz komşusu açken tok yatan bizden değildir buyuruyor, Müslümanlıktan nasibini almayan toplumda israf haddi aşarken insanlar açlıktan ölüyor.

Paylaş