Şiddetli sevgi, Allahü teâlâyı ve O’nun sevdiklerini çok sevmek. Buna hakîkî aşk denir. Hakîkî aşk, nefsi terbiye eder, ahlâkı güzelleştirir; insanın kalbinde bir ateş olup, Allah sevgisinden başka her şeyi yakar, yok eder. Hak âşığı olanın sözü, işi ve düşüncesi doğru ve saftır. (İbrâhim Hakkı Erzurûmî)
— Pirimiz Mevlânâ Sadeddin Kaşgarî Hazretlerinin halkalarında bir genç vardı ki, riyazet, hâl ve aşk ifadesinde en ileri derecedeydi. O da benim gibi bir güzele tutulmuştu. Böylece bâtınında biriktirdiği kıymeti bir lâhzada o tarafa devretmişti. Altından ve neceften hediyemsi bir şey alıp o güzelin geçeceği yola bırakmış ve onu geçenlerden birinin almaması için de bir kenara gizlenmişti. Fikrince sevgilisi oradan geçecek ve hediyeyi görüp alacaktı. Fakat kimden ve nasıl geldiğini bilemeyecekti. Ben vaziyeti öğrenince ona dedim ki : «Ne garip bir iş işlemektesin! Türlü zahmetlerle elde ettiğin şeyi onun yolu üstüne bırakıyorsun!. Bulsa, görse, alsa bile kimden ve niçin olduğunu bilmeyecek… Bari bir şey yap ki, senden geldiğini bilsin!.» Gözyaşları ile sarsılarak cevap verdi : «Sen ne diyorsun?. Yaptığım işin tuhaflığını bilmiyor muyum ben? Bu işi yaparken karşılık beklemiyorum ve o hediyeden bana karşı minnet yükü altına girmesini istemiyorum!» Bu cevaptan titredim ve böyle bir muhabbetin ancak zatî muhabbetten bir işaret olduğunu anladım. MEVLÂNÂ ŞEMSÜDDlN MUHAMMED RUCİ “Reşahat”dan, kitap bölümünden indirebilirsiniz.
Gerçek Sevgi
Bir gün sormuşlar ermişlerden birine: “Sevginin sadece sözünü edenlerle onu yasayanlar arasında ne fark vardır?”
Bakın göstereyim demiş ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasındanda derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar. “Ermiş bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz” diye bir de şart koymuş.
Peki demişler ve içmeye teşebbüs etmişler.
Fakat o da ne?
Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar öylece aç kalkmışlar sofradan.
Bunun üzerine şimdi demiş ermiş, sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe.
Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. “Buyurun” deyince her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp sonra karsısındaki kardeşine uzatarak içirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan.
İşte demiş ermiş, ‘kim ki gerçek sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse,o aç kalacaktır. ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz ve şunu da unutmayın, gerçek pazarında alan değil, veren kazançtadır daima.
———————
Hikayelerden anlıyoruz ki Aşk(gerçek sevgi) benlikden(egoizm) geçmekle elde ediliyor. Bunun üzerine sevdiğini iddia edenden kendini boğaz köprüsünden atarak sevdiğini sıkıntıya sokması değil onun için yaşaması beklenir, tersini yapanın sevgisinde samimi olmadığı bencilliği açıktır. Onun sevgi iddiası sadece geçici bir ihtirastan ibarettir. Seven karşılıksız sever. En büyük aşk ise ilahi aşktır ilahi aşkı öğrenmeyen gerçek aşkı hiçbir zaman öğrenemez!
Hakiki Aşk Kalbe İman Sayesinde Girer Sheikh Karim Abu Zaid